MİLLÎ DOKTRİN: DOKUZ IŞIK
Türk Milleti, kendi millî târihini, örf, âdet ve ananele¬rini, kendi millî hasletlerini dikkate alan, modern ilmi ve-tekniği önder alan %100 yerli ve millî bir idare sistemi kurmalıdır. Çünkü her milletin idare sistemi kendi şartlarına, karşı tercihine ve millî özelliklerine göredir. Herhangi bir milletin sistemini olduğu gibi almak gerçeklere uymaz. Bu¬gün de böyle. Aydınlar, kapitalist ve komünist sistemleri aynen tatbike çalışıyorlar. Bunların hepsi taklitçiliktir. Her milletin durumunun başka olduğunu nazarı dikkate alarak biz diyoruz ki, yeni millî bir doktrin, bir sistem lâzım. Bu doktrin Dokuz Işık'tır. Bu millî doktrin her şeyini Türk'lüğün tarihinden almış olan modern ilmi, tekniği önder kabul etmiş olan bir görüştür. Bunun kuvvetini almış olduğu temel kaynak Müslümanlık ve Türklüktür. Türk insanına karşı sonsuz sevgi, insan haysiyetine karşı sonsuz saygıdır. Niye temel kaynak Müslümanlık ve Türklüktür? Çünkü bu millet Müslüman Türk milletidir. Türk olarak binlerce yıllık şanı, şerefi var. Bin yıldır Müslümanlığı benimsemiştir. Son 50–60 yıl içindeki aydınlar dine cephe almışlar, Müslümanlığı tanımamışlar, O'nu zararlı göstermişlerdir. Onlar diyor ki; "Avrupa Hıristiyan olduğu için ileri gitti. Biz Müslüman olduğumuz için geri kaldık. Bu böyle değildir. Ana meseleleri kavrayamayan taklitçi aydınlar yetiştirdiğimiz için geri kaldık. İşte Cumhuriyet lâikliği yokmuş, Halk Partisi bunu fırsat bilerek dini silmeye kalkmış. Fakat memleket gene perişan kalmıştır.
Geri kalmanın dinle alâkası yoktur. Varsa bile bu da dinin bazı din adamlarınca yanlış telkin edilmesi yüzünden olmuştur. Müslümanlık en mütekâmil dindir. İlme değer vermiş, ilmin, tekniğin ileri gitmesini sağlamıştır. Orta Çağda medeniyet Doğu'da Müslümanlar sayesinde kuruldu. O medeniyet İslâm Medeniyetiydi. Bugünkü Avrupa medeniyeti orta çağdaki İslâm Medeniyetinden doğmuştur. Bugün birçok batılı âlimin de ilmen tesbit edip kabul ettiği gibi Batı Medeniyetinin temeli eski Yunan, eski Roma medeniyeti, Hıristiyanlık değil, Türk-İslâm medeniyetidir. Bu nasıl olmuştur? Türk-İslâm medeniyetinin en yüksek zamanlarında Haçlı orduları Müslüman memleketlerine girmiş; Avrupa bu büyük medeniyeti gördüğünde hayret etmiş, ordular geri dönerken o medeniyetten ilham almışlardır. Haçlı seferleri yüzyıllarca sürmüştür. Birçok Avrupalı âlimler İspanya'da, Endülüs Emevileri’nin hüküm sürdüğü tarihlerde Endülüs'te ilim tahsil etmişlerdir. Müslümanlardan ilim almışlardır. Riyaziye ilmini, onun bir kolu olan Alcebra (cebir) ilmini Endülüs’ten öğrenmişlerdir. Astronomiyi Müslümanlardan öğrenmişlerdir. Daha sonra Endülüs Devleti'nin yıkılması ile oradaki ilim kitaplarının Avrupalılarca kaçırıldığı ve bugün Avrupa kitaplıklarında bulunduğu bir gerçektir. Daha birçok Müslüman Türk âlimlerinin büyük buluşları vardır. En son, Fatih'in İstanbul'u fethetmesiyle ilim Avrupa'ya gitmiştir. İstanbul'u terk eden âlimler İtalya'da İslâm fikrini söylemişler, ondaki büyüklüğü anlatmışlar, ondan ilham alarak Rönesansı başlatmışlardır. Görülüyor ki, Avrupalıların ileri gitmesinin sebebi Hıristiyanlık, Türklerin geri kalmasının sebebi Müslümanlık değildir.
Milletler dinsiz yaşayamaz. Her milletin dini vardır. Din toplum içinde sosyal bir müessesedir. Bu müesseseyi hiç bir toplum hayatından söküp çıkaramamıştır. Komünistler din düşmanıdırlar ve derler ki, "Din milletleri uyuşturan bir afyondur." Fakat onlar bile bunu söküp atamamıştır. Bugün Rusya'da kitle her şeyiyle yaşatılmaktadır. Toplumun hayatını mutlu kılmayı düşünen, toplum yüceltmek isteyen aydınlar bunu nazarı dikkate almalıdırlar. Bunu size ilmî olarak söylüyoruz. Bir de işin öteki cephesi var. Dinin insanları kötü yoldan çeviren, mutluluğa götüren esasları olduğunu kabul ediyoruz. Bunu maksatlı olarak istismar eden satılmış cahiller İslâm’ı kötülemektedirler.
Demek ki Dokuz Işığın temel kaynaklarından birisi budur; Türklük şuuru, İslâm imânı, İslâm ahlâk ve faziletidir.
Dokuz Işığın diğer kaynağı İnsan sevgisi, insan haysiyetine sonsuz saygı'dır. Türk Milleti olarak bizim millî karakterimizin bir hususûyeti vardır. Biz Türkler ne başkalarına uşaklık etmeyi, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyiz. İnsanlık haysiyetine saygı duymayan, Türk insanına karşı gönlünde sevgi taşımayan, Türk Milleti'ni Türk Halkını hor gören zihniyete karşıyız. Dokuz Işıkçılar olarak bizler Türk halkını, Türk insanını Allah'ın mukaddes bir emaneti telâkki etmekteyiz. İdareci ve aydınların milletimizin bütün fertlerine bu anlayış içinde hizmet etmeleri, hangi-mevkide olurlarsa olsunlar, mevki farkı, zenginlik farkı göretmeksizin herkesin hakkına, hukukuna riayetkâr olmaları, ancak gönüllerinin insan sevgisi ve insan haysiyetine sonsuz saygı ile dolu olmasına bağlıdır.