☆TÜRK TİM☆
☆☆☆☆TÜRK TİM☆☆☆☆  
 
  KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ 11.05.2024 10:28 (UTC)
   
 

 

KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ

Asya ile Avrupa arasında en önemli geçiş ülkelerinden birisi olan
Kazakistan Doğu'da doğu Türkistan (ÇHC), güneyde Kırgızistan ve
Özbekistan, batıda Hazar denizi, kuzeyde Rusya Federasyonu ile çevrilmiş
olup, yüzölçümü 2.717.000 km2'dir.

Genelde büyük düzlükleri ihtiva eden Kazakistan coğrafyasını platolar,
tepelikler, ovalar ve dağlar kaplamaktadır. Ülkenin batı ve güneybatı
kesimlerine hakim olan Hazar çöküntüsünün güneyinde Üst-yurt yaylası,
Mankışlak yarımadasında ise Karadağ ve Akdağ uzanır. Daha doğudaki
Ural platosu ile Mugadjar tepeleri Hazar çöküntüsünü Turan ovasından ayırır.
Batı kesiminde Uludağ, doğu kesiminde ise Cengiz dağları uzanmaktadır.
Altay sıradağlarının uzantısı olan Tıgırek, Listugaay ve Halzum sıradağları
doğudan Narum-Kolbin sisteminin uzantısı olan Tarbatagay sıradağları,
güneyden Cungarya Aladağları ile Balkaş gölünün güneyinden Kazakistan'a
girer. Kazakistan sınırlarında yükselen Tanrı dağlarının kuzeybatısında
Cu-İli dağları uzanmaktadır.

Kazakistan'ın kuzeyinde büyük ve küçük Baruski çölleriyle orta kısımda
Karakurum, güneyinde Kızılkum çölleri bulunmaktadır. Yine orta kesimde
tuz göllerinin yer aldığı birçok çöküntü alanı yer almaktadır.

Kazakistan'da ülke genelinde sert karasal iklim hakimdir. Çok kurak geçen
yaz. Kışın çok soğuğuna dönüşür. Kış ve yaz aylarındaki ısı farkı çok büyüktür.
Kuraklık güney ve güneybatıya gittikçe artar. Yağışlar 100 mm.'nin çok altına
düşer. Ülkede yedi bini aşkın akarsu bulunmaktadır. En önemli nehirleri Ural,
Emba, Sırderya, İli ve İrtiş nehirleridir. Akarsuların birçoğu yazları kurur. Aral,
Balkaş, Zaysan, Alakol, Tengiz ve Seletitengiz en önemli gölleridir. Ülkenin
en büyük gölü olan Aral gölü bugün kuruma aşamasına gelmiştir. Kazakistan
Cumhuriyetinin başkentini Almatı'dan Akmola şehrine taşımıştır.

Nüfusu 16.679.000'dır. Bu nüfusun %56'sı kentlerde, %44'ü kırsal kesimde
yaşamaktadır. Kadın nüfusu erkek nüfusundan %2 fazladır. kilometrekareye
6.2 kişi düşmektedir. Ortalama yaşam süresi 68.9 yıldır. Nüfus artış oranı ise
%0.16 ile çok azdır. Nüfusun %46'sını Kazak Türkleri, %35'i Ruslar, %3'ünü
Almanlar, %3'ünü Ukraynalılar, %11'ini ise diğerleri teşkil etmektedir.
Çalışabilir nüfus 6.093.000 olup bunun %17.3'ü sanayide, %18.2'si tarımda
çalışmaktadır. 1988 yılında alınan bir kararla resmi dil olarak Türkçe'nin Kazak
lehçesi konuşulmaktadır. İlk ve orta öğretimde dokuz bine yakın okul, yüksek
öğretimde ise 55 üniversite ve enstitü bulunmaktadır.

Kazakistan'da tarım ve hayvancılık oldukça gelişmiş olup tarımsal ürünlerin
başında buğday ve pamuk gelmektedir. Darı, yulaf, mısır ve pirinç
üretilmektedir. Diğer önemli ürünler şekerpancarı, meyve ve sebzedir.
Hayvancılık daha çok sığır ve küçükbaş hayvan ağırlıklıdır. Ülkede 23 milyon
hektar ormanlık alan bulunmaktadır.

Doğal kaynaklar yönünden zengin olan Kazakistan'da krom, çinko, bakır,
kurşun, wolgram, asbest, barit, berilyum, bizmut, altın, demir, kömür,
alüminyum, titanyum, bor, ferrokrom, petrol ve doğalgaz çok miktarda
çıkarılmaktadır. Demir üretimi %9.8'lik bir payla önemli bir yere sahiptir.
Bakır üretiminde dünyada yedinci sırada gelmektedir. Ülke petrol ve
doğalgaz üretimi açısından dünyada yirmi üçüncü sıradadır. Toplam, 2.1
milyar ton petrol, 1,7 trilyon m3 doğalgaz rezervi bulunmaktadır. Petrol
üretimi 1993 yılı itibariyle 23 milyon ton, doğalgaz üretimi ise 6.7 milyar m3'tür.

Önemli sanayi dalları tarım, metalurji, hafif sanayi, petrokimyasallar ve
tekstildir. Metal ve makine sanayi toplam sanayi üretiminin %15.9
kapsamaktadır. Bu alanda en önemli ürünler, traktörler, ziraat makinaları,
yemleme için makinalar ve bunların yedek parçalarıdır. Kimya sanayinde
ise petrol rafinasyonu, motor petrolü, dizel benzini, araba lastiği, kauçuk,
plastik, krom bileşikleri, üretimi önde gelmektedir. Kazakistan Cumhuriyetinde
GSMG 1995 yılında 992 milyar Tengedir.
Aynı yıla göre ihracatı 2.234.8 milyon dolar, ithalatı ise 1172.2 milyon
dolar olarak gerçekleşmiştir. Kazakistan Cumhuriyeti yeni anayasasını
28 Ocak 1993 tarihinde kabul etmiştir. Yeni anayasa demokratik, lâik ve
üniter devlet yapısını öngörmektedir. Parlamento 177 üyeli olup, 135'i
doğrudan, 42 üye ise Cumhurbaşkanı tarafından oluşturulan Devlet
Listesinden seçilmektedir.

Hükümet başkanı ve üyeleri doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından
atanmakta, ancak, Başbakan, Başbakan yardımcıları, Dış İşleri, İç İşleri,
Savunma, Maliye ile Devlet Güvenlik Komitesi Başkanının atanmasında
Parlamentonun onayı alınmaktadır. Cumhurbaşkanı 1995 yılında
yayınladığı bir kararnâme ile "Kazakistan Millî Halklar Asamblesi"ni
kurmuştur. Bu kuruluş 300 üyeden oluşmakta, doğrudan Cumhurbaşkanına
bağlı, danışman organı niteliğindedir.

KAZAK TARİHİ

 

Kazak Adı: "Kazak adına eskiden Kazak'larla ilişki kuran, yazı kültürüne
sahip memleketlerin yazılı kaynaklarında rastlamak mümkündür. Bunlar;
Çin, Arap, Farsı, Bizans, Rus, Moğol ve Türk dillerinde yazılan eserlerdir.
Bu eserlerin dil özelliklerinden dolayı "Kazak" adı: Asa, Kasa, Hasa, Haysak,
Kosok, Gasag, Hasık, Kasok, Kazak, Kazsak v.s. çeşitli şekillerle yazılmıştır.

Kazak adının ne zaman ortaya çıktığını tam olarak söyleyemiyoruz. Çünkü,
"Kazak" kelimesinin etimolojisi tarihin derinliklerinde yer almaktadır.
Kazak'lar hakkında tarihçiler çeşitli hipotezler, deliller getiriyorlar. Mesela,
Akademik Marr: "...Kafkaz'da "Kazak'lar (kasok, kasahi) yaşıyorlar...",
Çekoslovak tarihçisi Groznıy: "Kazak'lar m.ö. Hazar denizinin Batı
bölgesinde yaşayan Hun'ların torunları ve kafkaz kaspi kelimelerinin kaz, kas
kökünden türemiş olduğunu, "Kazak" adının da bu kelimeden kaynaklandığını
söylüyor. Ermeni tarihçi-yazar Musa Hareni: "...İran Padişahı Velirittis'in
devrinde, m.ö. 197-126 y.y. Kazak'ların Farsı'larla savaştığını yazıyor."

Meşhur alim Vernştam, Radlof'un Vamberi'nin, Bartold'un, Samoyloviç'in,
Marr'ın "Kazak" terimi hakkında söylediklerini destekleyerek, bu kelimenin
tarihî asırlara inen kökeni olduğunu," Kaspii ve Sak kelimelerin
mürekkebinden meydana geldiğini "hür, yiğit, bağımsız, isyancı anlamlarının
sonradan kazandığını söylüyor. Kazak şairi Kadır Mırzalı: "...Biz-Kazak,
ecelden erkindik ansağan..." diye, Kazak adının "hür" anlamına geldiğini
belirtiyor.

 

KAZAK HANLIĞI

Kazak Hanlığı, 13. asırda kurulan Ak Orda'nın üzerine bina edilmiştir. Asıl
kurucusu Cengiz Hanın torunun Orda Ecen'dir. 1227 tarihinde Cuci'nin
ölümünden sonra, Batu Han Altın Orda'yı sağ ve sol kanata ayırmıştır. Ulus'un
Batı kısmını kendisi idare etmiş ve Doğu kısmını da ağabeyi Orda Ecen'e
vermiştir. Bugünden itibaren Ak Orda diye adlandırılan Ulus'un merkezi şimdiki
Balkaş gölünün etrafında yerleşmiş, sonra Sığnak'a değiştirilmiştir. 1395
yılında Emir Timur'un hakimiyeti altında kalmış, 1428'den 1456'ya kadar
Ebülhayır'ın idaresinde olmuştur. 1456'da Barak hanın oğulları Kerey ve
Canibek Ebülhayır'a isyan ederek "Yedi Su" etrafına göç etmişler ve kendi
hanlıklarını ilan etmişler. Böylece Ak Orda hanlığı tarih sahnesine tekrar
çıkmış, sonra da bu hanlık "Kazak Hanlığı" diye adlandırılmıştır.



  Kazak Hanlığının Gelişmesi veya
"Altın Devri" (15-17 yy): Ebülhayır Hanın
iktidarına karşı ayaklanan Kazak boylarının
Doğu Deşt-i Kıpçak'tan, Batı
Yedi Su yerine göç etmeleri Kazak Hanlığı
kuruluşunun başlangıcı olmuştur.

Kazak Hanlığında siyasi ve iktisadi yönden
ilerlemeye ilk adım atan Kasım
(1511-1523) Han olmuştur. Onun, Kazakların
yaşadığı toprakları birleştirdiğini
"Tarihi-Raşidi", "Şeybaniname" v.b. tarihi
eserler de açıklıyor. Önceden Ak
Orda'ya ait olan bütün toprakları kendi idaresi altında bulundurmuştur. Orta
Asya, Edil etrafındaki hanlıklar ile Rus'larla ticari ve diplomatik ilişkiler kurmuş.
Kasım Hanı Batı Avrupa da tanımıştır. Bunu o dönemde Avusturya dışişlerinde
elçilik görevi yapan Sigizmund Gerberşteyn, kendi yazılarıyla destekliyor.
Kasım Han devrinde Kazak'ların ilk anayasası "Beş Yargı" yeniden
düzenlenmiştir. Göçebeler adet, örf üzerine kurulan bu Anayasaya "Kasım
Hanın Kaska Yolu" demişler. Moskova elçisi Danila Kubin'in 1536'da Rus
Çarına yazdığı mektubunda "...Kazak Hanlığı, Orta Asya Hanlıklarından
daha kuvvetli" diye, yazmıştır.

Kazak Hanlığı Haknazar Han (1538-1580) devrinde daha ileri gitmiştir. Bu han
Kazak-Kıgız Hanı ünvanını almıştır. "Türk Tatar Tarihi" eserinde, A. Z. Velidi:
"...Haknazar Kazak-Nogay Hanı oldu" demiş. Kazak Hanlığı ekonomisi
kuvvetlenmiş, Orta Asya hanlıklarıyla yapılan dış politikada galip gelmiştir.
Tevekkül Hanın devrinde (1586-1598) de Kazak Hanlığı dış politikada,
Rus'larla diplomatik ilişkilerde önemli rol oynamıştır. Tevekkül Han öldükten
sonra yerine geçen Esim Hanın (1598-1628) şöhreti büyük olmuştur.
Kazak'ların barış içinde yaşamalarını, ekonomik, ticari, ilmi sahalarda önemli
gelişmeler sağlanmıştır. "Esim Hanın Eski Yolu" diye adlandırılan, Kazak'ların
ikinci bir mükemmel Anayasasını yeniden düzenledi. İç politikada Kazak
sultanlarının bölünme hareketlerine engel olmuş, Kazak Hanlığının bütünlüğünü
korumuştur. Dış savaşlarda (1635, 1643,1652 yıllarında) Oyrat-Conğar'ları
mağlup etmiştir. Kazak'ların bir araya gelerek, birlikte hareket etmeleri Tavke
Han (1680-1718)
devrinde olmuştur. Kazak'lar Tavke Hanı "Az Tavke" "insanoğlu'nun
danışmanı" demişler. Bu han bir merkezden idare etmek için, yeni idari
reformları, idarecilik "Han Meclisi'ni", "Beyler Heyeti'ni uyguladı. "Kasım
Hanın Kaska Yolu", "Esim Hanın Eski Yolu" diye, tanımlanan Kazak'ların
Anayasalarını tekrar yenileyerek, İslami, şerii hükümleri kullanarak "Yedi
Yargı" veya "Yedi Hakikat" diye, adlandırılan Kazak'ların Anayasasını
oluşturmuştur.

Ak Orda'nın devamı olan Kazak Hanlığının 15-17. yy.'da gerçek manada
siyasi, ekonomik, ticari, ilmi rolü büyük olmuştur. Kazak'ların bu asırlardaki
dini durumu hakkında ilmi araştırmalar yapılmamıştır. Sadece ulaşabildiğimiz
kaynaklarda, Ak Orda devrinde tasavvufi faaliyetlerin önemli katkısı olduğu,
meşhur Şeyh Baba Kemalüddin Sığnakî'nin, Şeyh Uluğ Bilgi'nin tesirlerinin
büyük olduğu bilinmektedir. Sırderya nehri etrafında, Batı Kazakistan'da
300'den fazla süfîlerin ocakları (tekkeleri) bulunduğu bilinmektedir.

 

XVIII-XIX. yy. Kazak Hanlığı

17. asrın sonu ve 18. asrın başında Kazak Hanlığı iç ve dış sebeplerden dolayı
zayıfladı. Kazak hanları arasındaki taht mücadeleleri, her yüzdeki sultanların
serbest Hanlık kurmaya çalışması, birlik, beraberlik kavramının ortadan
kaldırılması, bütünlüğün bozulması, parçalanması halkı ekonomik ve manevi
yönden çöküntüye uğrattı.


  Bundan önce de Oyrat-Conğar'lar ile
Kazak'lar arasında üç büyük savaş
meydana gelmiştir. Rus ve Çinli'lerin
destekleriyle Conğar'lar daima
Kazak'lara saldırmaya başladılar. 1698,
1711, 1712, 1714, 1718, 1723, 1725,
1729 yıllarında Conğar Kazak büyük
savaşları olmuştur. Bunun yanında, bir
taraftan Kokan Beyleri de sıkıntı
yaratıyorlardı. Buhara ve Hive Hanları
Kazak'ları köle etmeye çalışmışlar,
Çinliler ise Coğarlara yardım etmişler,
Rus'lar bu durumdan istifade ederek
Kazak topraklarına kendi kalelerini inşa etmeye başladılar. Kazak askeri
kuvveti Conğar askerlerinden eksik değildi. Her Yüz hanları kendi hanlıklarını
korudular.

Mesela, Ulu Yüz savaştığı esnada öteki Yüz hanları savaşa katılmadılar.
Bu durumu iyice kullanan Conğar'lar Kazak Hanlarıyla teker teker savaşma
şansına sahip oldular. Kazak Hanlıkları birleşmek yerine teker teker Rus'lara
sığındılar. Kazak bozkırı boşalmağa başladı ve Kazak halkı nüfusunun yarısını
kaybetti. Hak "Aktaban şuburundu'ya" (baskın, sürgün manasında) uğradılar.
Bu asırlar Kazak'lar için acı sonuçlar getirmiştir. 1731'de Küçük Yüz, 1734'te
Orta Yüz, 1728'de Ulu Yüz Hanlıkları Rus hakimiyetine geçtiler. Kokan Beki
Alim (1801-1809) Ulu Yüz Hanlığını işgal etmiş, sonuçta 1822'de Orta Yüz,
1824'te Rusya tarafından ortadan kaldırıldı.

Böylece 13. asırda kurulan Ak Orda ulusunun devamı olan, 1456'da tekrar
meydana gelen Kazak Hanlığı 19. asırlarda son buldu.

Kazak'lar Rus Hakimiyetinde



Bundan sonraki Kazak tarihine "ayaklanmalar tarihi" demek daha doğru olur.
Bu ayaklanmalar hürriyet, bağımsızlık, egemenlik için olmuşlar ve üç asır
boyu devam etmiştir. 18. asrın sonunda Küçük Yüz Kazak'larının silahlı
ayaklanmaları geniş alana yayıldı. Bu ayaklanmaların önemlileri Sırım Batır
(1783-1797), Karatay Sultan (1797-1814), Arınğazı Sultan (1816-1821),
İsatay Mahambet (1836-1837), Eset Batır (1853-1858), Cankoca Batır
(1856-1857), Kenesarı Navruzbay (1841-1847) önderlikleriyle olmuştur.
Güney Kazakistan'da asrın sonunda Küçük Yüz Kazaklarının 1858'de
Kokan Beylerinin baskısına karşı ayaklanmalar olmuştur. Kazakların büyük
isyanı 25 Haziran 1916'da çıkarılan "Yabancıları Harekete Geçirme"
kararnamelerinin yayınlamasıyla başladı. Bunlar Çarlık Rusya devrindeki
ayaklanmalardır.

Bu ayaklanmaların sebepleri Rus'ların, işgal ettikleri Kazak'ların ülkesinde
sömürgeleştirme siyaseti uygulaması, bu toprakların bütün imkanlarını elde
ettikleri gibi, bu bölgelere getirdikleri göçmenlerle yerleşik bir koloni dönemi
meydana getirmesi, Rus kalelerinin yükselmesi, yerli Kazakları göçe
zorlaması, Kazakların diline, dinine ve yaşayışına Rus'ların hücum etmesi
gibi Rus siyaseti olmuştur.

Sovyet idaresi altındaki Kazak'ların tarihi içinde 1930-1986 yılları arasında
Rus'lara ve rejime muhalif çeşitli olaylar olarak 1933'te yapılan suni açlık,
1937-1938 yıllarında soykırım (jenosit), 1954'te 6 milyon 300 bin hektar yerin
zor kullanılarak Rus muhacirlerine dağıtılması, 1960'lı yıllara kadar Rus
göçmenlerini yerleştirme planlarının uygulanması, 17-18 Aralık 1986 yılında
meydana gelen meşhur "CELTOKSAN" hadisesini söylemek mümkündür.

Nihayet Kazakistan Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla, 25 Ekim 1990 tarihinde
egemenliğini 16 Kasım 1991 tarihinde de bağımsızlığını ilan etmiştir.


KAYNAK
:http://www.turktarih.net/t-6-kazakista-cumhuriyeti.html

 
 
 
  ☆ TÜRK TİM ☆
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
TÜRK TİM
Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol