☆TÜRK TİM☆
☆☆☆☆TÜRK TİM☆☆☆☆  
 
  Karahanlı Kültürü 21.12.2024 14:51 (UTC)
   
 

                                           Karahanlı Kültürü



Karahanlılar Devleti başlangıçta Uygur kültürünün kalıntılarına dayanarak kurulmuştur. Müslümanlığın benimsenmesi ise bu devleti daha sonraları bambaşka bir yapıya kavuşturmuştur. Karahanlı Devleti, yerleşik yaşama geçen Türk boylarının meydana getirdiği büyük bir kültür devletidir. Batı Göktürk Devleti'ni meydana getiren Oğuz kavimleri Batı'ya kaydıkça, onların yerlerini Karluk Türkleri almışlardır. Diğer Türk devletlerinde olduğu gibi iki başkent sistemini kullanan Karahanlılar Balasagun ve Kaşgar'ı önemli merkezler durumuna getirmişlerdi. Orta Asya Türk kültürü açısından, daha kuzeyde bulunan Balasagun kenti önem taşımaktadır. Karluk Türkleri Türgeş Devleti'nden çok şey öğrenmişler ve bu öğrendiklerini yeni göç ettikleri ülkede uygulamaya çalışmışlardır. Doğu bölgesinde yaşayan Uygurlar'ın oluşturduğu yüksek kültür ve uygarlık düzeyi de Karlukları geniş ölçüde etkilemiştir. O dönemde Karluklar daha yeni olarak göçebe yaşamından yerleşik yaşama geçiyorlardı. Bu nedenle kent yaşamı ile uyuşmayan birçok inançlarını ve günlük yaşantılarını daha bırakmamışlardı. Uygurlar ise Türk dilini geliştirmiş, türlü yönlerde Karluklara öncülük edebilecek bir duruma gelmişlerdi. Karahanlı Devleti'nin dilinin ve yazısının Uygur biçiminde doğup gelişmesi ancak böyle bir Uygur etkisine bağlanabilirdi. Onuncu yüzyılda, Mirki, Kulan, Tüzün, Bulak, Aspara Karluklar'ın kurduğu önemli kentlerdi.

Karahanlılar devletinin kurucusu olan Karluk Türkleri Batı'dan Müslümanlığın da büyük etkisini almışlardır. Batı sınırı sayılan Talaş kenti geniş miktarda ticaret kolonilerinin yaşadığı bir kent idi. Birçok yollar burada birleşiyorlar ve Ön Asya'dan gelen Müslüman kervanları ile tüccarlar da bu yörede yaşıyorlardı. Burana Mescidi, Babacı Hatun türbesi Müslümanlık etkisi ile yapılmış en eski Türk eserlerindendir. Taraz kenti, Orta Asya'da, Müslümanlığın bir sıçrama tahtası gibiydi. Müslümanlığın yayılma döneminde Karluklar Şamanizme inanıyorlar ve eski inançlarını sürdürüyorlardı. Uygurlar ise çoktan Buda dinine inanmışlardı. Kentlere yerleşen Karluk boyları Uygurlar'ın etkisi ile Buda dinine inanırken, Batı'ya gözlerini çevirenler ise yavaş yavaş Müslümanlığı benimsiyorlardı. Karluk Türkleri ne kadar Budizm ya da Müslümanlığın etkisi altında olurlarsa olsunlar, kendi inançlarını ve sanatlarını da bir türlü bırakmamışlardı. Müslümanlık insan ve hayvan resimleri yapılmasını yasaklıyordu. Onuncu yüzyılda Karahanlı Devleti'nde bol bol hayvan ve insan resimleri görülmektedir. Bunların yanında, İslam sanatında kullanılan geometrik süslerin de yer almaya başladığı açıkça görülmektedir. Bu dönem Türk sanatının çok önemli bir çağıdır. Bir yandan eski Türk sanatı bir yandan da İslam sanatı ve kültürü bir araya geliyordu. Karahanlılar Devleti bu açıdan Türk ve İslam sentezine yönelen ilk Türk devleti sayılabilir.

Eski Türk ve İslam sanatlarının yan yana olmasından değişik eserler çıkıyordu. Karahanlı kültürü hem Türk, hem de İslam temellerine dayanarak gelişiyordu. Karahanlı Devleti'nde Müslümanlık ile ilgili olarak yazılan kitaplar da eski fıkıh kitapları benzeri biçimde kopya edilmemiş, Müslümanlık gerçekçi bir gözle ele alınmıştır. Yepyeni bir kültür ve sanat anlayışı gelişiyordu.

Karahanlı Devleti Karluk Türklerinin, yerleşik düzene geçerek oluşturduklar bir kent kültürü üzerine kurulmuştur. Yerleşik düzene geçiş eski Türklerin göçebe kültürünün artık bir yana bırakıldığını gösteriyordu. Tokmak kentinin bulunduğu Çu Vadisi tarım ekonomisi açısından önemli bir merkez durumuna yükselmişti. Tanrı Dağları'nın yüksek ve karlı tepelerinden inen birçok su kolları, kuzeydeki ovalar içinde dağılmış ve insanların yaşaması için elverişli bölgeler meydana getirmişlerdi. Çok iyi tarım yapabilen bu kentler giderek önem kazanmışlardır. Karluklar Çu nehrinin tüm kolları üzerine önemli kentler kurarak bu bölgeyi tarım merkezine dönüştürmüşlerdir. Karluk kentleri daha sonraları Tanrı Dağları'na ve Talaş ırmağına kadar yayılmışlardır. Artık bu yeni kentlerde yavaş yavaş yeni bir mimarlık sanatı da doğmaya başlamıştı. Bu yeni tarzda hem Müslümanlığın yeni etkileri, hem de Orta Asya Türk kültürünün motifleri sürüyordu. Karluk Türklerinin gerçekçiliği de açık olarak izleniyordu. Bu eserler yepyeni bir sentez arayışının ürünleri olarak sivriliyorlardı. Anadolu'ya kadar uzanan Türk ve Müslüman sentezi bir kültür ve sanat anlayışının ilk ürünlerini Karahanlılar Devleti veriyordu. Taş binalara önem verilmesi ile Karahanlılar kalıcı kentlere yerleştiler ve oluşturdukları kültürün uzun ömürlü olmasını sağladılar.

KarahanIılar hem Müslüman olarak, hem de Türkleri Akdeniz'e doğru yaklaştırarak Türk tarihinin önemli bir dönüm noktasını gerçekleştirdiler, İslam dünyası içine girdikten sonra Karahanlılar son derece etkin olmuşlardır. Bu devletin açtığı yoldan önce Selçuklular ve daha sonra da Osmanlılar yürüyerek geleceğin büyük imparatorluklarını kuracakları topraklara ulaşmışlardır. Karahanlı Devleti'nin Ön Asya'ya doğru uzanması gelecekteki bu Türk imparatorluklarının işini kolaylaştırmıştır.

Karahanlılar Devleti, Orta Asya kültürü ile Selçuklular arasında tam bir geçiş oluşturmuşlardır. Selçuklularda görülen süsleme motifleri mimarlıkta olsun, ağaç işlerinde olsun Karahanlılar'dan gelmektedir. Türk uygarlığının diğer dönemlerinde de Karahanlılar devrinin rolü büyüktür. Karahanlılar Samanoğulları devletinin topraklarını ele geçirdikten sonra Müslüman Devletler arasında en güçlü duruma geldiler. Müslüman Türk uygarlığının doğuşu ve gelişmesi Karahanlılar Devleti aracılığı ile gerçekleşmiştir. Müslüman Türk kültürü kısa zamanda genişleyerek Arap ve İran kültürlerini geride bırakmıştır.

 

Karahanlı Yazını

Karahanlılar dönemi Türk yazını Türk tarihi açısından çok önemlidir. Bu dönemde ortaya çıkan iki ana eser ve bunların yazarları Türk kültürü ve yazını açısından çok önemli bir aşamayı gerçekleştirmişlerdir. Bu iki yazar Yusuf Has Hacip ve Kaşgarlı Mahmud'dur. Eserleri ise Kutadgubilik ve Divan-ı Lugat-it Türk'tür. Karahanlı yazını ve kültürü açısından bu iki eseri ve yazarı ayrı ayrı ele almak gerekir.

 

A- Kutadgubilik ve Yusuf Has Hacip

Kutadgubulik, kutlu bilgi demektir. Türklük bilgisi kitabıdır. Bu eserin Arapça yazılmış kopyaları ancak son zamanlarda yayınlanabilmiştir. İlk olarak Uygur dili ile yazılmış olması nedeniyle üzerinde ayrıntılı çalışmak zor olmuştur. Uzun bir süre bir köşede unutulup kalan eser daha sonraki dönemlerde ortaya çıkmıştır. Bir yönü ile tarih eseri olan Kutadgubilik, Türk ulusunun yeni bir geleceğe doğru yöneldiği dönemin en önde gelen belgesidir. Karahanlılar Devleti'nin kuruluşunu, gelişme dönemlerini ve Türklerin Müslümanlığı benimseme dönemlerini dile getiren eser aynı zamanda Türk yazını açısından da önemli bir örnektir. İslam'ın benimsenmesiyle beraber Karahanlılar Batı'ya doğru gelişme göstermişlerdir. Dış düşmanların sürekli baskıları kadar, iç karışıklıklar da bu devletin kısa ömürlü olmasına yol açmıştır. Kutadgubilik'in bazı yerlerinde yazar kendisini anlatmıştır. Yusuf, inanmış bir Müslüman olarak eserini kaleme almıştır. Kendi döneminin düşünürü olarak eserini yazmış ve şiirsel türü üslup olarak benimsemiştir. İnsana dünyada mutlu olabilmesi için gerekli bilgiyi vermeye çalışmıştır. Toplum yaşamının ve devlet düzeninin ideal yönleri ile nasıl olması gerektiği üzerinde duran yazar, kendi döneminde, düşünceleriyle gündelik yaşamın üzerine çıkan kesimlerin sözcüsü olmuştur. Yusuf eseri ile insan yaşamının anlamını inceleyen, onun toplum ve devlet içindeki yerini irdeleyen bir yaşam felsefesi sistemi getirmeye çalışmıştır.

Yusuf Has Hacip, Kutadgubilik'i emir veya baskı üzerine yazmamıştır. Onun döneminde hanedan üyelerinin birbirleriyle çatışmaları, bu iç karışıklıklar sırasında toplum ve devlet düzeninin temelinden sarsılması karşısında, eseri ile toplumun temel çatısını oluşturan ahlak ilkelerini yeniden düzenlemek istemiş olabilir. Eserini göze girmek veya övgü toplamak için yazmamıştır. Eser okunduğu zaman içten gelen bir duygu ve topluma karşı yüklenilen sorumluluk duygusunun ön planda yer aldığı görülmektedir. Türk yazı dilinin inceliklerini taşıyan eserinde Uygurlardan sonra ortaya çıkan gelenekleri geliştirerek sürdürmüş ve o dönemde çok yaygın olan İranlıların aruz kalıbını kullanmıştır. Yapıt, yarı öykü, yarı temsil tarzında, arada hareketli ve açıklayıcı monologlar ve canlı doğa anlatımlarıyla süslenmiş olan sahneleriyle, tüm olarak başarılı biçimde yaratılmıştır. Ozanın asıl amacı ideal bir yaşam düzenini ortaya koymaktır. Bilgin tavrı olmakla beraber Yusuf Has Hacip temelde bir ozandır ve eserinde kendine özgü bir üslup kullanmıştır. Kutadgubilik ne olayları aktaran tarih, ne bölgeleri anlatan coğrafya, ne felsefe, ne de nasihat kitabıdır. Ozan, döneminin tarzına uyarak çevresinin görüşlerini dile getirmiştir. Müslümanların birbirleriyle kardeş olduklarını kendi dinlerini dünyaya yaymak için elele seferber olmaları gerektiğini söylemiştir.

Yusuf onbirinci yüzyılda yaşamış Balasagunlu bir ozandır. Eserini yazdıktan sonra önemli bir devlet adamı olmuştur. Hakaniye Türkçesi ile kaleme aldığı eserini 1069-1070 yılları arasında tamamlamıştır. Bitirince Karahanlı hükümdarına eserini sunmuş, han da eseri çok beğendiği için Yusuf'a Has Hacip unvanını vermiştir. Eski Türk gelenekleriyle İslam ilkelerini en iyi biçimde uzlaştıran Yusuf, devlet yönetimini de iyi bildiğini gene Kutadgubilik ile ortaya koymuştur. Kutadgubilik toplumu Karabudun ve Akbudun diye ikiye ayırır ve böylece halk ile üst tabakalar arasında var olan ayırımı dile getirir. Bu eserin Viyana, Mısır ve Fergana'da üç yazma nüshası bulunmaktadır. Viyana yazmasının tıpkı basımı Türkiye'de de yapılmıştır.

 

B- Divan-ı Lugat-it Türk ve Kaşgarlı Mahmud

Kaşgarlı Mahmud onbirinci yüzyılda yaşamış önemli bir Türk düşünürüdür. Kendi döneminin Türkçesinin büyük bir sözlüğünü yazmıştır. İstanbul Fatih Kitaplığı'nda bir tek yazma kopyası vardır. Kaşgarlı Mahmud'un diğer eserleri ele geçmemiştir. Bir tek eseri ile çağının gerçek bir dil bilgini olduğunu ortaya koyabilmiştir. Araplara Türk dilini öğretmek amacıyla gramer yazmış, Türk kültürünü böylece çağın bilim dünyasına sunmuştur. Kaşgarlı'nın kişiliğini ve kimliğini eseri tamamlamıştır. Eser ile yazarı tam olarak anlayabilmek için beraberce ele almalıdır. Divan-ı Lügat-it Türk'ü ilk ele geçiren Ali Emiri Efendi olmuştur. Eser birkaç kez Türkçe'ye çevrilmiştir ve üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Türk dilinin en eski sözlüğü olması nedeniyle sağlam bir kaynak değeri taşımaktadır. Özellikle Karahanlı döneminin belgelenmesinde büyük bir görev yapmıştır.

Kaşgarlı Mahmud'un da feyiz kaynağı Karahanlı Devleti idi. Geleneksel Türk kültürü ile İslam kültürü sentezi yapan bu devlet Türk tarihi açısından çok önemi ibir aşama yapmıştı. Yusuf Has Hacip kadar Kaşgarlı Mahmud'u da eser yazmaya sürükleyen ana neden buydu. Türk-İslam kültür sentezi Karahanlı devletinde doğduktan sonra yavaş yavaş çevre ülkelere yayılmıştır. Mahmud, Türk dilinin bütünlüğünü sağlayarak bu yeni kültür sentezinin oluşmasına önemli katkıda bulunmuştur. Kaşgarlı eserini Yusuf gibi hakanına sunmadı. Karahanlı Türk Devleti'nin yaşamını idealize eden Divan'ını büyük bir sorumluluk ile kaleme aldı. Divan'da hakan veya halifeyi yükseltecek herhangi bir kısım yoktur. Pedagojiyi ve filolojiyi iyi bilmesi, Divan'ının üst düzeyde olmasına yardım etmiştir. Türkler'e yalnız dil açısından değil ama etnoloji açısından da yararlı olmuştur.

Kaşgarlı, Asya'da Türkler'e karşı cereyanların gelişmesi karşısında, Türk dilinin güçlendirilmesini savunmuş ve bu amaçla Divan'ını kaleme almıştır. Ayrıca Müslümanlık nedeniyle Arap kültürünün Türkler arasında yayılması karşısında gene Türk diline sahip çıkılması gerektiğini savunmuştur. Nitekim onun çabaları ile Türk dili Arap dilinin içinde erimekten kurtulmuş ve günümüze kadar gelebilmiştir. Kaşgarlı Mahmud'un çıkışları zamanla yandaş toplamış ve Karahanlı kültürü Türk olma özelliğini koruyabilmiştir. Güçlü bir din dili olan Arapça ile sanat ve yazın dili olan Farsça'ya karşı Türk dilinin ayakta kalabilmesi güç olmuştur.

Divan kendi türünde en eski Türk sözlüğüdür. Daha eski bir sözlük şimdiye kadar ele geçmemiştir. Sözcük çeşidi açısından Divan zengin sayılır. İrili ufaklı birçok Türk boy ve uruklarından derlenmiş şiveler sözlüğü karakteri taşımaktadır. Karşılaştırmalı Türk grameri araştırmaları açısından en sağlam kaynak olarak gösterilebilir.

İslam dünyasına girmeyen Türkler Divan'da ikinci planda kalmışlardır. Eski Orhun ve Müslüman olmayan Uygur Türkleri hakkında eserde hiçbir şey yoktur. Sözcükler toplu bir biçimde sunulmuş, herhangi bir ayırım yapılmamıştır. Divan yalnızca Türk şive ve ağız malzemesini içerecek bir sözlük olarak düşünülmüştür. Zamanın Türk kültürü, etnik yapısı ve folkloru bol bir malzeme ile verilmiştir. O dönemde yerleşme merkezi olan köy ve kentlerin adı da coğrafi bilgi olarak sıralanmıştır.

Kaşgarlı Mahmud ayrıca eserine ilk Türk cihan haritasını da eklemiştir. Haritanın ana merkezini Türk hükümdarlarının oturduğu Balasagun kenti oluşturmaktadır. Kendi anavatanını dünyanın merkezi olarak göstermiştir. Türklerin yaşadıkları yerlere birinci derecede önem vermiştir. Türklerin ilgisinin bulunmadığı yerler ise haritada gösterilmemiştir. Arap haritacılığı etkisine karşın Kaşgarlı'nın haritası ilk Türk haritası olarak kabul edilmektedir.

Arap dilinin etkisine karşı Kaşgarlı Mahmud, eski dili, yapısı ile beraber korumaya çalışmıştır. Yeni bir sistem ve yapı geliştirecek durumda olmasına karşılık bunu yapmaması, Türk dilinde bir yozlaşma veya başkalaşıma neden olmamak gibi bir tutum olarak açıklanabilir. Türk dilinin şivelerini ayrı bölümler halinde incelemiş ve bunlar arasındaki farkları ele almıştır. Oğuz, Yağma, Uygur ve Hakaniye Türkçelerine geniş olarak yer vermiştir.

Divan'da toplanan halk yazını örnekleri ise o dönemin toplumsal yapısı vedüşüncesi açısından geniş bilgi vermektedir. Dokuz yüzyıllık bir geçmişe sahip bulunan Divan-ı Lugat-it Türk hakkında zamanımızda yeni araştırmalar yapılmaktadır.

Karahanlılar Devleti, kendi döneminde Türk ve Müslüman kültürleri arasında bir senteze yönelmek, ortaya önemli eserler koymak açısından Türk devletleri tarihinde özel bir yere sahip bulunmaktadır. Ne var ki, bu geniş kültürel yapıya karşı iç ve dış karışıklıklar nedeniyle bu devlet kısa ömürlü olmuştur.

KAYNAK:http://www.denizce.com/tdkarahan.asp

 
 
 
 
  ☆ TÜRK TİM ☆
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
TÜRK TİM
Bugün 45 ziyaretçi (49 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol